Tatlı rüzgârıyla İstanbul, boğazıyla, şarkılarıyla, hırsızıyla, istiklal'i ile ve en önemlisi keşfedemeyenleriyle İstanbul..

İstiklal'de bir başına yürüyor, gözleri insanları izliyor. Oldukça yavaş yürüyor acelesi yok gibi, bitmesini istemiyor gibi. Dilencilerle sohbet ediyor, hırkasını parmaklarına kadar çekmiş, üşüdüğü her halinden belli oluyor.. Pekte umrunda gibi görünmüyor zaten sohbetin onu rahatlattığı hafif tebessümünden belli ediyor kendini.. Dişleri dudaklarının arasından belli oluyor, her haraketi uyumlu ve özenle yapıyor.. Konuşması bitince yavaş yavaş yürümeye devam ediyor... Gözlerinden belli oluyor özlemi , hasreti...
Yolu, İstiklal'in bitişine az kalmışken duruyor , herzamanki sakinliği ile arkasına dönüp bakıyor gözlerinin dolduğunu ve bu yüzden bulandığını hissediyor.. Adeta sevgilisinden ayrılan bir eş gibi.. Arkasına dönüp tam gidecekken son kez dönüp göz yaşlarını siliyor hafif bir tebessüm ederek hızlı hızlı İstiklal'den uzaklaşıyor
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder